Deniz Dülgeroğlu…

Tek cümleyle Deniz Dülgeroğlu kimdir?

Bu hayatın hikayelerden ibaret olduğuna inanan ve bu hikayeleri önce yaşamak sonra da anlatmak için bu dünyaya gelmiş biri.

Podcast’in Merdiven Altı Terapi sayesinde bir ikon haline geldin. Birçok dinleyici için dönüştürücü bir güce sahip oldun. Bu başarı sana nasıl hissettiriyor?

Issız bir adaya düşen insan muhtemelen açlıktan, susuzluktan değil, yalnızlıktan ölür. Ben bu ses kayıtları sayesinde bir yerlerde benimle benzer hikayeler yaşamış, dünyaya benim gibi bakan, hayatı sorgulayan ve cevap arayan, çok düşünen, çok okuyan insanlar olduğunu anladım. Beni ıssız adamdan kurtardı Merdiven Altı Terapi. Evimde otururken, sokakta yürürken, masamda yazarken yalnız olsam bile aslında yalnız olmadığımı biliyorum artık. Orada birileri daha var ve sayıları hiç de az değil. Bunun için müteşekkirim.

Türkiyede bugünlerdeki sosyal ve siyasi çalkantıları nasıl görüyorsun?

Türkiye bir Orta Doğu ülkesi. Bu coğrafya ne yazık ki Avrupa gibi kurallı, disiplinli değildir. Tarihin en eski dönemlerinden beri kaos hakimdir buraya, yarını belirsizdir. Ama işte tam olarak bu belirsizliktir bana sorarsanız burada yaşamayı heyecanlı yapan. Yarın her türlü ihtimale gebedir. Bu da benim gibi duygusal karakterlere heyecan verir. Ara ara dünya haritasını açıp unicorn’ların yaşam alanı olan Norveç, İsveç, Finlandiya, Danimarka bölgesine baksam da gitmeyeceğimi biliyorum. Çünkü Akdeniz ikliminin tutkusuyla büyümüş bir insanım ben, bundan sonra medeniyet uğruna bu tutkudan vazgeçemem. O yüzden ben burada kalacağım. Beni ve benim gibilere burayı yaşanmaz kılanlarla mücadele edeceğim. Ve biliyorum ki benim gibi özgür ruhlu milyonlarca insan daha var, yirmi yıllık bir esarete artık isyan eden. O yüzden inanıyorum ben, doğacaktır bize vadettiği günler Hakk’ın, kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın.

Bana göre sen, kadın gücünü simgeliyorsun. Sence Türkiye’de kadının güçlenmesinin önündeki en büyük zorluklar neler?

Çok teşekkür ederim bu yüreklendirici iltifat için ama elbette ki tek başıma kadın gücü olamam. Meşhur sloganda da dediği gibi “Birleşe birleşe kazanacağız.” Bana göre en büyük engel, bazı kadınların kendi güçlerinden emin olmayıp içten içe erkek üstünlüğüne inanmaları. Onları anlıyorum çünkü daha gençken ben de sadece ve sadece kadın olduğum için kendimi yetersiz hissederdim. Oysa şimdi görüyorum ki güç, doğuştan gelen değil mücadele ettikçe kazanılan bir şeydir. Dolayısıyla asıl doğduğu günden beri hep eşitsizliğe karşı savaş vermek zorunda kalan gün geçtikçe güçlenir. Ve bu kadar güçlü kadın varken bu gezegende ve yaşadığımız ülkede, feminist devrimin yaşanması kaçınılmazdır. Kendisini kadın olarak tanımlayan tüm arkadaşlarım içini ferah tutsun lütfen.

Özellikle feminizm bağlamında, fiziksel güzelliğe yaklaşımın nedir?

Nasıl ki cinsel yönelimimizi, ancak ve ancak toplumun baskısından kurtulup kendi hislerimizi dinleyerek buluyoruz, fiziksel güzellikte de aynı hikaye bence. Ben içine doğduğum bedeni sevebilirim de değiştirmek de isteyebilirim. Tüm bu arzularım sadece ve sadece beni bağlar. O yüzden vücudumla ilgili kimseye hesap vermedim, vermem de. Elbette kimse beni beğenmek zorunda değil ama ben de aynı şekilde kendimi kimseye beğendirmek zorunda değilim. Bu vücut benim ülkem ve burada ben hüküm sürüyorum, kimsenin yönetime değil karışmasını, yaklaşmasına dahi izin veremem.

Deniz’in bugünlerde hayalleri neler?

Sadece ve sadece özgür bir Türkiye.