Suzin Akalan Maçoro

Tek cümleyle, Suzin kimdir?

Yaşamın sevgili çocuğu, bir damlada okyanus, dinlemeye gönül vermiş bir insanevladı, bir anne, bir yoldaş.

Müzik yolculuğun nasıl başladı?

Müzik yolculuğum dinleyerek başladı, babam çok iyi bir müzik dinleyicisidir, hep bambaşka türlerde müzikler dinletirdi, heveslendiğim enstrumanları denemem için hep destek olurdu. Ortaokulda müzik öğretmenim hem yan flüt çalardı hem gitar, çok etkilenmiştim. Okulda bir de grubumuz vardı yine öğretmenimizin desteğiyle, orda şarkı söyleme tutkumu keşfetmiştim. O yaşlarda şiir de yazmaya başlamıştım, şarkıların sözleri çok ilgimi çekerdi, sadece sözünü sevdiğim için dinlediğim şarkılar vardı, hala da var.

Sonra yavaş yavaş kendi sözlerimi nasıl duyururum diye bir hevesle beste denemeleri yapmaya başladım, paylaşabilecek cesareti bulmam, sesime sahip çıkabilmem yıllarımı aldı. Bir yandan kendi yaralarımı sarmak adına bir iyileşme, devamında meditasyon/enerji çalışmaları gibi bir çok pratikleri deneyimleme ve öğrenme yolculuğu da başlamıştı, çok değerli öğretmenlerim sayesinde sesim artık sadece benim oldu. İşte bu noktada biraz cesaret, biraz merak, biraz bilinmeyene adım ile ses şifası üzerine eğitim almaya Auroville’e gittim. Orada geçirdiğim zamanlar müziğe ve sese dair bildiğim her şeyi unutturdu, kendimi hatırlattı. Hayatımı hayal bile edemeyeceğim biçimde değiştirdi. Bir süredir sesimle sözümle ses meditasyonu çalışmaları yapıyorum.

İnsan ve sanatçı olarak dünyada sana en çok ilham veren yer neresi?

İlk defa gittiğim her yer beni çok etkiliyor, yeniyi keşfetmenin hazzı. Bir yandan uzak doğu kültürlerinin doğanın içine uyumla yerleşmiş yapıları, renkleri, müziklerinden çok etkileniyorum, başka yaşam ve ifade biçimlerinin mümkün olduğu ütopik oluşumlardan da çok ilham alıyorum. Güney Kore tapınak inzivası ve Auroville hayatımın raylarını değiştiren ilham alanları oldu.

Yazmak çizmek dinlemek için her zaman doğa en çok ilham, en çok huzur bulduğum yer.

Güzellik ve kişisel bakıma yaklaşımın nedir?

Kendime bakmayı seviyorum, yüzümü yıkamayı, kremlerimi sürmeyi, bedenime şefkatle dokunmayı. Öz şefkat pratiği gibi düşünüyorum kişisel bakımı, dokunmanın okşamanın hissetmenin olduğu. Aman yüzüm kırışmasın diye yapılan bişey olarak değil de ah canım kendim gibi bir yaklaşım. Günümüzde güzellik algısı çok çarpıtılan, suistimal edilen bir alan. Doğaya bakınca kırık bir dal yada yosun tutmuş bir ağaç da güzel, bütünün parçası. Hamilelik ve doğum sonrası bu anlamda çok zorlandım, hiç almadığım kadar kilo almış, yüzüm şişmiş, cildim, saçım dişim her şeyim değişmişti. İlk defa tattığım mucizevi güzellikte şeyler olurken hayatımda, ben görüntüm yüzünden üzgündüm. Bir yandan dünyanın dayattığı bir görsel seçicilik var, beyne kodlanmış. Sonra her şeyin geçiciliği hatırlattı kendini, dedim ki bu dönem böyle işte. Önceliklerin başka, önemli şeyler artık başka şeyler. Kabul etmem vakit aldı ama kadınlığımla, bedenimle öyle barıştırdı ki sonunda. Öz şefkat sihirli kelime.

Annelik ve profesyonel kariyerini birlikte yürütmeyi nasıl başarıyorsun?

Yaptığım işi yapabilir hale gelme yolculuğum plansızdı. Kendimi sevdiğim şeyi paylaşırken, öğretirken buldum. Tanıdıklar, arkadaşlar mekanlarını kullanımıma açtı, bana inandı destekledi yolumu. Hamileliğim de plansızdı, pandemi de plansızdı, o an neyi gerektiriyorsa onu yaparak ilerledim. Severek yapılan şeylerin içine plan hedef girince o saflığı kaybedebiliyor gibi geliyor bana. Sürekli bir ürün satmaya çalışma hali hem çok itici hemde içeriği boşaltan bir tavır. O yüzden Anne olunca ilk öncelik her zaman kızımın ihtiyaçları oldu, ne kaçırıyorum, işim ne olacak diye düşünmedim, ninniye dönüştü seslerim. O ninniler de benim ihtiyacımı karşıladı. Çünkü sevdiğim işimi yaparak ben çok mutlu oluyorum, bütün kimliklerimden bağımsız varlığımı hatırlatıyor bana. Kızımın gelişim süreciyle birlikte ilerliyor işim, başlarda bir kaç saatlik şeyler yapabiliyordum sadece, sonra tek günü adayabildiğim, şimdi haftada bir iki geceleri de çalışabildiğim bir kıvama geldik. Acele yok, bir plan yok, yaşamın akışına, her şeyin geçiciliğine, zamanı gelince olacaklara güvenim sonsuz. Ortak bir ses alanı hayalim var, bütün enstrümanların kullanıma açık olduğu, öğrenme ve deneyimle alanı. Onun da zamanı gelecektir.

2023 yılı için özellikle dilediğin bir şey var mı?

Daha aydınlık bir dünya hali hayali için hepimizin sorumluluk aldığı bir sene olsun istiyorum bu sene…